1. Haberler
  2. Vatan
  3. Afganistan’da Kaos ve Umut: Taliban’ın Dönüşü, Türk İmar Ekibinin Çalışmaları ve Mehmetçiğin Güven Veren Varlığı

Afganistan’da Kaos ve Umut: Taliban’ın Dönüşü, Türk İmar Ekibinin Çalışmaları ve Mehmetçiğin Güven Veren Varlığı

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Afganistan’da Kaos ve Umut: Taliban’ın Dönüşü, Türk İmar Ekibinin Çalışmaları ve Mehmetçiğin Güven Veren Varlığı

Kırmızı Hat programında bu hafta, Afganistan’ın savaş, radikalizm ve otoritesizlik içindeki karmaşık yapısını ele alıyoruz. 2001’de Taliban’ın devrilmesiyle başlayan süreç, beklenmedik bir şekilde yeniden alevlendi. Sovyet işgalinden 11 Eylül’e, uyuşturucu ticaretinden etnik çatışmalara kadar Afganistan, yüzyıllardır çatışmaların gölgesinde. Ancak bu karanlık tablonun içinde Türk İmar Ekibi ve Mehmetçiğin çabaları bir umut ışığı yakıyor. Bölgedeki kırmızı hatları detaylı bir şekilde inceliyoruz.


2001 Afganistan Operasyonu: Taliban’ın İlk Yenilgisi

11 Eylül 2001 sonrası ABD, Afganistan’da Taliban’a yönelik büyük bir operasyon başlattı. 7 Ekim 2001’de düğmeye basılan operasyon, son model silahlar ve ağır bombardımanlarla kısa sürede sonuç verdi. Amerikan ordusunun hava desteğiyle Taliban karşıtı Kuzey İttifakı, 9 Kasım’da Mezarı Şerif’i, 13 Kasım’da Kabil’i ve Aralık’ta Kandahar’ı ele geçirdi. Taliban devrildi, intihar saldırıları kesildi ve NATO bünyesinde kurulan Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF) ülkeye yerleşti. Eski kral Zahir Şah geri döndü, Loya Jirga toplandı ve Hamid Karzai devlet başkanlığına seçildi. Ancak bu başarı bir yanılsamaydı; Taliban hiçbir zaman tamamen yok olmadı.


Irak Cephesi ve Büyük Ortadoğu Projesi: Dikkatler Dağılıyor

Afganistan operasyonu sonrası ABD, tek kutuplu dünyanın egemen gücü olarak Irak’a yöneldi. Saddam Hüseyin’e karşı sert bir direniş bekleniyordu, ancak sokaklar direnişi bırakmadı. Amerikan ordusu zor anlar yaşarken, dikkatler Irak’taki çatışmalara ve Ortadoğu’daki İsrail-Filistin gerilimine çevrildi. Başkan Bush’un Büyük Ortadoğu Projesi, popüler bir hayal olsa da, hem Irak hem de Afganistan savaşları nedeniyle kamuoyu tepkisiyle karşılaştı. “Oğlum neden öldü?” diye soran Amerikalı aileler, Bush’u zor bir döneme soktu. Afganistan’da başarı sağlandığı düşünülse de, bu bir aldatmacaydı.


Afganistan’ın Tarihi: Çatışmaların Gölgesindeki Bir Coğrafya

Afganistan, Orta Doğu, Orta Asya ve Hindistan Yarımadası arasında sıkışmış, jeostratejik konumu nedeniyle yüzyıllardır savaşlardan kurtulamamış bir ülke. Büyük İskender’den 19. yüzyıldaki Rus-İngiliz çekişmesine (Büyük Oyun) kadar bu topraklar hep çatışma alanı oldu. 1919’da bağımsızlık ilan edilse de, Emanullah Han’ın Atatürk’ün Türk devrim modelini benimseme girişimi başarısız oldu. Soğuk Savaş’ta iki kutbun güç denediği bir arena haline gelen Afganistan, 1980’deki Sovyet müdahalesiyle yeni bir döneme girdi. Sovyetler helikopterleriyle ateş kusarken, ABD mücahitlere Stinger füzeleri sağladı. 10 yıllık savaş, Sovyetlerin çöküşüne yol açtı, ancak Afganistan için kaos devam etti.


Sovyet İşgali ve Taliban’ın Doğuşu: Yeni Bir Kırılma

1988’deki barış anlaşmalarıyla Sovyetler çekildi, ancak iç savaş sürdü. 10 yıllık savaşın ardından Taliban zaferini ilan etti. Başlangıçta suç oranlarını azaltarak halkı memnun eden Taliban, şeriat kurallarına dayalı katı bir yönetim getirdi. Ancak bu yönetim, radikal İslam yorumu ve baskıcı uygulamalarıyla tepki çekti. Kuzeydeki etnik azınlıklar direnişe geçti. 1990’ların sonunda Taliban, Usame bin Ladin’in El Kaide’siyle anıldı; Bamiyan Vadisi’ndeki Buddha heykellerinin yıkılması ve burkalı kadın görüntüleri dünya gündemine oturdu. Sovyetlere karşı savaşta ABD’nin müttefiki olan Taliban, Soğuk Savaş sonrası yeni düşman haline geldi.


Taliban’ın Dönüşü: 2005’ten Sonra Artan Tehdit

2001’deki işgal sonrası dört yıl boyunca Taliban’dan ses çıkmadı. El Kaide büyük bir saldırı düzenlemedi, Usame bin Ladin’in öldüğü söylentileri yayıldı. Ancak 2005’te Taliban, yabancı güçlere yönelik saldırılarını artıracağını duyurdu. Ayda ortalama 130 olan saldırılar, 2006’da 600’e yükseldi. 2007’de Kandahar gibi bölgelerde otorite boşluğunu kullanan Taliban, gücünü yeniden topladı. Pakistan’ın Veziristan bölgesindeki medreselerde örgütlenen Taliban, 25 yıl önce doğduğu yere geri döndü. 20 Ağustos 2009’daki devlet başkanlığı seçimi öncesi Taliban’ın tehditleri artarken, Hamid Karzai Batı’nın kuklası olarak görülüyordu.


Obama Dönemi: Yeni Askerler ve Diplomasi Arayışı

Barack Obama’nın başkanlığıyla Afganistan ve Pakistan vurgusu öne çıktı. ABD, Irak’taki asker sayısını azaltırken, Afganistan’a 17,000 asker daha gönderdi. Obama, Taliban ve İran’a ılımlı mesajlar yollasa da, bu asker artışı bölgede şüpheyle karşılandı. Taliban, batılı güçlerin çekilmesini ve sosyal yaşamda destek sağlanmasını şart koştu. NATO toplantılarında Obama, askeri gücün barışçıl amaçlar için kullanılacağını savundu, ancak sorunların büyüme ihtimali yüksek. Amerikan insansız uçaklarının Pakistan’ın kuzeyindeki saldırıları, batıya yönelik tepkileri artırdı ve Pakistan’ı savaşın içine çekti.


Afganistan’ın Sosyal ve Ekonomik Sorunları: Karanlık Bir Tablo

Afganistan’da yaşam koşulları vahim. Nüfusun %85’i temiz içme suyuna ulaşamıyor, altyapı yok, kanalizasyon açıkta akıyor. Elektrik kesintileri günlük hayatın parçası, temel sağlık hizmetleri yetersiz. Çocukların sadece %54’ü aşılanıyor, okula gitme oranı erkeklerde %77, kızlarda %40. Okur-yazarlık oranı erkeklerde %43, kadınlarda %14; kırsalda bu oran %8’e düşüyor. Okul çağındaki çocukların %30’u çalışmak zorunda, 8,000 çocuk silah taşıyor. Kadınlar baskı altında, çocuk yaşta evlilikler ve organ kaçakçılığı yaygın. Güvenlik ise rüşvetle işleyen düzensiz bir polis gücüne emanet.


Uyuşturucu Sorunu: Terörün Finansmanı

Afganistan, dünya uyuşturucu ticaretinin merkezi. Yıllık 4,000 ton üretimle uyuşturucu, ülke gelirinin %60’ını oluşturuyor (3.2 milyar dolar). Bir çiftçi afyon ektiğinde hektar başına 5,400 dolar, buğday ektiğinde 550 dolar kazanıyor. Bu ekonomik fark, uyuşturucuyu cazip kılıyor. Uyuşturucu, El Kaide ve PKK gibi terör örgütlerinin finansman kaynağı. Orta Asya, İran ve Kazakistan üzerinden Avrupa ve Rusya’ya ulaşıyor. Koalisyon güçleri ve BM mücadele etse de, sorun çözülemedi. Taliban bile bu konuda başarı sağlayamadı.


Türk İmar Ekibi: Afganistan’da Umut Işığı

Türkiye, Afganistan’ın yeniden yapılandırılmasına önemli katkılar sağlıyor. Kasım 2006’da Kabil’in 40 km batısında kurulan Türk İmar Ekibi (PRT), 156 sivil ve askeri personelle çalışıyor. Amaç, Afgan halkının yaşam standartlarını yükseltmek. Ekip, altyapı, eğitim, sağlık ve polis eğitimi gibi alanlarda faaliyet gösteriyor. Veteriner kliniği ve tarım okulu açıldı, sırada hastane ve okul projeleri var. TİKA’nın Kabil ofisi de kriz bölgelerinde Türkiye’yi temsil ediyor. Türk İmar Ekibi, Amerikan üssü ve Afgan istihbarat binası arasında roket saldırılarına rağmen görevini sürdürüyor.


Afgan Polisinin Eğitimi: Türk Polisinden Destek

Türk İmar Ekibi bünyesinde 2007’den beri Afgan polisine eğitim veriliyor. 297 polise temel eğitim, 106 polise ise terör istihbaratı, olay yeri inceleme ve suç araştırmaları gibi uzmanlık eğitimleri sağlandı. Türkiye tarafından yaptırılan polis okulu, demokratik düzenin gelişmesine katkı sunuyor. Eğitimlerde ilk ekip görevleri, nabız kontrolü ve ambulans çağrısı gibi temel konular işleniyor. Afgan polisi, Türk polisinin teknikleriyle eğitilerek bölgedeki güvenlik kapasitesi artırılıyor.


Tarım ve Hayvancılık Projeleri: Sürdürülebilir Kalkınma

Türk İmar Ekibi, hayvancılığın yaygın olduğu Afganistan’da veterinerlik okulu ve klinik açtı. Dört veteriner, Ankara Veteriner Fakültesi ve Tarım Bakanlığı’nda dört ay eğitim aldı. Bu ekip, hayvan hastalıklarıyla mücadele programı başlattı. Türkiye’nin Bardak’ta tarımla ilgili yedi tesisi bulunuyor. Bu projeler, Afgan halkını bilinçlendirmeyi ve ekonomik kalkınmayı hedefliyor. Türk İmar Ekibi, bölgedeki diğer 24 PRT’ye göre daha zor bir bölgede çalışsa da, halkla sıcak ilişkiler kurarak güven kazanıyor.


Türk Silahlı Kuvvetleri: Kabil’de Güven ve Huzur

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), ISAF bünyesinde Kabil’in güvenliğinden sorumlu. 2002’den beri görev yapan TSK, Fransa ve İtalya ile komutayı paylaşırken, 2007’de Kabil en sakin dönemini yaşadı. TSK, 6 Nisan-6 Aralık 2007 arasında Kabil Bölge Komutanlığı’nı üstlendi; intihar saldırıları ve adam kaçırmalar en düşük seviyeye indi. 20 Haziran 2002-10 Şubat 2003 ve 13 Şubat-4 Ağustos 2005 dönemlerinde de ISAF komutanlığını yürüten Türkiye, Afgan ordusuna 15 uzman personel ile destek veriyor. TSK, 37 ülkeden 36,000 personelin görev yaptığı ISAF’ta NATO’nun en güvenilir ordularından biri.


Mehmetçiğin Farkı: Halkla Sıcak İlişkiler

Türk askerinin diğer yabancı güçlerden farkı, halkla kurduğu sıcak iletişimde yatıyor. Batılı askerler, kültüre ve geleneklere saygı göstermezken, Türk askeri Afgan halkının değerlerine saygılı. Araçlarında “50 metre yaklaşma” uyarıları yok; halka silah doğrultmuyor, gözlüklerle mesafe koymuyor. Türk bayraklı araçlar, yol vererek ve selamlaşarak ilerliyor. Bölge esnafı ve çocuklar, Türk askerini tanıyor; gülümsemeler ve şakalar yüzleri güldürüyor. Bagram’da polis şefi, Türk ordusunun kendilerine güven verdiğini söylüyor.


Eğitim ve Sağlıkta Türk Desteği: Geleceğe Yatırım

TSK, Bagram’da bir okulu yeniden inşa ediyor, Kabil’de okuma oranını artırmak için okul projeleri yürütüyor. Meslek kazandırma kurslarında özellikle kız çocuklarına dikiş-nakış ve bilgisayar operatörlüğü eğitimi veriliyor. Afgan kızları, özgürlük için Türk askerine teşekkür ediyor, ancak kalıcı değişim için kendi çabalarının gerektiğini vurguluyor. Kabil Türk Askeri Hastanesi’nde her gün 150 Afgan ücretsiz tedavi ediliyor. Hastane, beş doktorla (genel cerrah, dahiliye uzmanı, anestezi uzmanı, ilk yardım tabibi ve bir Afgan doktor) 7/24 hizmet veriyor. Tedaviler ayrım yapılmadan ücretsiz sunuluyor.


Türk-Afgan Dostluğu: Tarihi Bağlar ve Kültürel Yakınlık

Türkiye ve Afganistan arasındaki bağlar, Cumhuriyetin ilk yıllarına dayanıyor. Mustafa Kemal Atatürk, Afganistan’a büyük önem vermiş ve dönemin Afgan liderleriyle yakın ilişkiler kurmuştu. Bu bağlar, bugün de devam ediyor. 91.6 Radyo Türkiye, Türk ezgileriyle Afgan halkını mutlu ediyor ve ortak kültürel değerleri vurgulayan yayınlar yapıyor. Sağlık, eğitim ve tarihi değerler üzerine programlar ilgi görüyor. Türk askeri, Afgan halkıyla kardeş gibi; yedi yılda hiçbir Afgan kanı dökülmedi. Afganlar, Türk askerini “kardeş” olarak görüyor ve destekliyor.


TSK’nın Küresel Rolü: Barış ve İnsani Yardım

TSK, dünya barışına katkıda bulunan bir güç. Kore Savaşı’nda Kunuri Muharebesi’nde büyük başarı göstererek Batı güçlerinin çöküşünü önledi. Somali, Bosna, Kosova, Arnavutluk ve Kongo’da görev yaptı. 1999’da Kosova’da Sırbistan semalarında uçtu, Balkanlar’da Bosnalı Müslümanların yaralarını sardı. Katrina Kasırgası sonrası ABD’ye, 2005 Pakistan depreminde bölgeye yardım eli uzattı. Lübnan’da İsrail-Hizbullah çatışmalarında altyapı projeleriyle sivillere destek oldu. TSK, cesaret ve insanlığı birleştirerek dünyada saygı kazandı.


Kabil’in Geleceği: Mehmetçiğin Uzun Vadeli Komutası

Ağustos 2009’da TSK, Kabil’in güvenlik komutasını tamamen devralacak. Fransa ve İtalya birlikleri doğu ve batıya kaydırılacak, Kabil Mehmetçiğin kontrolünde daha uzun süre kalacak. 2007’deki huzurlu dönem, bu değişimle tekrarlanabilir. Türk askeri, Çanakkale’de düşmanıyla ekmeğini paylaşan bir geleneğin mirasçısı. Silahları sivillere yönelmiyor, halkla iletişimde güler yüzlü ve disiplinli. Bu yüzden Türk askeri, en zor bölgelerde bile takdir topluyor ve güven veriyor.


Anahtar Kelimeler

AfganistanKaosu, TalibanDönüşü, TürkİmarEkibi, MehmetçikGüveni, KabilHuzuru, UyuşturucuSorunu, Sovyetİşgali, ObamaDönemi, EğitimSağlık, TürkAfganDostluğu

Afganistan’da Kaos ve Umut: Taliban’ın Dönüşü, Türk İmar Ekibinin Çalışmaları ve Mehmetçiğin Güven Veren Varlığı
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Bizi Takip Edin