1. Haberler
  2. Vatan
  3. Çanakkale Savaşı: Tarihin En Dehşetli Çarpışmalarına Tanıklık Eden Destansı Bir Mücadele

Çanakkale Savaşı: Tarihin En Dehşetli Çarpışmalarına Tanıklık Eden Destansı Bir Mücadele

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çanakkale Savaşı: Tarihin En Dehşetli Çarpışmalarına Tanıklık Eden Destansı Bir Mücadele

Çanakkale Savaşı, Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı ve dramatik çarpışmalarına sahne olan, tarihin dönüm noktalarından biridir. 1914-1915 yıllarında Çanakkale Boğazı’nı geçmeye çalışan İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu arasında yaşanan bu savaş, büyük zaferler, yenilgiler, umutlar ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir destan olarak nesilden nesile aktarılmıştır. Her iki tarafın da ağır kayıplar verdiği bu mücadele, centilmenlik ruhuyla anılsa da, savaşın acımasız yüzü milyonlarca askerin hayatını değiştirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde Türk askerlerinin gösterdiği kahramanlık, Çanakkale’yi geçilmez kılmış ve dünya tarihine altın harflerle yazılmıştır. Bu makalede, Çanakkale Savaşı’nın tarihsel arka planını, stratejik önemini, çarpışmaların detaylarını ve savaşın ruhunu derinlemesine ele alıyoruz.


Birinci Dünya Savaşı’nın Başlangıcı ve Osmanlı’nın Savaşın İçine Çekilişi

Birinci Dünya Savaşı, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde sanayileşme yarışı, sömürgecilik, milliyetçilik ve çıkar çatışmalarının gölgesinde patlak verdi. 28 Temmuz 1914’te başlayan savaş, dünya tarihinin o zamana kadarki en büyük ve kapsamlı çatışmasıydı. Avrupa, Üçlü İttifak (Almanya, Avusturya-Macaristan, İtalya) ve Üçlü İtilaf (İngiltere, Fransa, Rusya) devletleri arasında ikiye bölündü. Savaşın ateşi kısa sürede tüm dünyaya yayıldı. Osmanlı İmparatorluğu ise yıllardır süren savaşların getirdiği yorgunluk ve perişanlık içinde, başlangıçta tarafsız kalmayı tercih etse de, baskılar ve kapalı kapılar ardındaki anlaşmalarla Almanya’nın yanında savaşa sürüklendi. 1914 Eylül’ünde Batı Cephesi’nde kilitlenen savaş, Almanya’yı yeni bir stratejik hamle yapmaya yöneltti: Rusya’yı savaş dışı bırakmak. Bu hamle, İtilaf Devletleri’ni Çanakkale ve İstanbul Boğazları’na yöneltti.


Çanakkale Boğazı’nın Stratejik Önemi ve İtilaf Devletleri’nin Planları

Çanakkale Boğazı, İtilaf Devletleri için hayati bir öneme sahipti. Boğazlara hâkim olmak, Rusya’ya lojistik destek sağlamak ve Kafkasya’da Osmanlı’nın Rusya’ya baskısını hafifletmek anlamına geliyordu. İngiltere ve Fransa, bu stratejik hedef doğrultusunda Çanakkale’ye yönelik bir operasyon planladı. Hedef, İstanbul’u ele geçirmekti. Dönemin İngiliz Deniz Kuvvetleri Bakanı Winston Churchill’in planı basitti: Yeni bir cephe açarak Türk ordusunu zayıflatmak ve Almanya’nın diğer cephelerdeki hatlarını zorlaştırmak. Amiral Carden, sadece deniz gücüyle boğazı geçerek bir ay içinde İstanbul’a ulaşmayı öngörüyordu. Ancak bu plan, Türk askerlerinin savaşçı ruhunu ve direncini hesaba katmamıştı.


Mustafa Kemal’in Çanakkale’deki Rolü ve Türk Savunmasının Hazırlıkları

Çanakkale Savaşı’nda Türk tarafında bir kahramanlık ruhu uyanıyordu. 29 Eylül 1913’te Sofya’ya ateşe militer olarak atanan Yarbay Mustafa Kemal, savaşın başlamasıyla birlikte aktif görev almak için Harbiye Nazırı Enver Paşa’ya başvurdu. “Arkadaşlarım muharebe cephelerinde ateş hattında bulunurken, ben Sofya’da ateşe militerlik yapamam” diyerek Çanakkale’ye 19. Tümen Komutanı olarak atandı. Türk askerleri, “Hiç yenilmemiş bir donanmaya karşı savaş sırasında kimse yaralı ve şehitlerle uğraşmayacak. Ben ölürsem üzerime basıp geçin, işinize bakın” diyerek büyük bir kararlılıkla cepheye hazırlandı. 7-8 Mart gecesi Nusret Mayın Gemisi’nin boğaza döşediği 26 mayın, savaşın kaderini değiştirecek bir sürpriz oldu.


18 Mart 1915: Çanakkale Deniz Savaşı ve İtilaf Devletleri’nin Yenilgisi

18 Mart 1915, Çanakkale Savaşı’nın dönüm noktalarından biriydi. İtilaf Devletleri’nin donanması, Amiral de Robeck komutasında boğaz girişine yaklaşarak saldırıya geçti. Türk savunma planına göre gemiler, topçuların menziline girene kadar pusuda beklendi ve menzile girer girmez baskın tarzında ateş açıldı. Türk bataryalarının etkili atışları, İtilaf gemilerine büyük zarar verdi. Seyit Onbaşı’nın 275 kiloluk mermileri tek başına taşıyarak topa yerleştirmesi, Türk askerinin kararlılığını simgeledi. Nusret’in döşediği mayınlar, Kansız Buve, Rezistable ve Ocean gemilerini batırdı. Saatler 18:00’i gösterdiğinde, İtilaf filosunun 16 gemisinden altısı devre dışı kaldı. Winston Churchill, 1930’da “Bu kadar insanın ölmesine, harbin ağır masraflara mal olmasına neden, Türkler tarafından o gece atılan 20 demir kaptır” diyerek yenilgiyi kabul etti.


Gelibolu’ya Çıkarma: Anzaklar ve İtilaf Devletleri’nin Kara Harekatı

Deniz yoluyla boğazı geçemeyeceğini anlayan İtilaf Devletleri, kara harekatına yöneldi. 22 Mart 1915’te General Hamilton, Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yapma kararı aldı. Mısır’da eğitilen Anzak (Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu) askerleri, bu operasyonda önemli bir rol oynadı. 25 Nisan 1915’te şafak vakti Arıburnu’na yapılan çıkarma, planlanandan farklı bir bölgede gerçekleşti. Anzaklar, engebeli arazide Türk keskin nişancıların hedefi oldu. Mustafa Kemal, 19. Tümen komutanı olarak durumu hızlıca değerlendirip 57. Alay’ı harekete geçirdi ve “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum” emriyle karşı taarruz başlattı. Anzaklar sahile çekilmek zorunda kaldı.


Seddülbahir ve Diğer Çıkarma Noktaları: Kanlı Çarpışmalar

Aynı gün Seddülbahir, İkiz Koyu, Teke Koyu, Ertuğrul Koyu ve Hisarlık Koyu’nda da şiddetli çarpışmalar yaşandı. Ertuğrul Koyu’nda River Clyde gemisiyle yapılan çıkarma, Türk savunmasının yoğun ateşiyle karşılaştı. Deniz eri George Drury, “Kanın bu kadar keskin koktuğunu bilmezdim” diyerek o günün dehşetini anlatmıştır. İkiz Koyu’nda İngiliz 29. Tümen, zayıf dirençle karşılaşarak tepeyi ele geçirse de, Türk askerlerinin direnci karşısında ilerleyemedi. Kumkale’deki Fransız çıkarması ise Türk taarruzuyla geri püskürtüldü. Her iki taraf da büyük kayıplar verdi.


Kirte ve Bomba Sırtı Muharebeleri: Türk Askerinin Yüksek Ruhu

Nisan ve Mayıs aylarında Kirte’de gerçekleşen muharebeler, savaşın en kanlı çarpışmalarından oldu. 28 Nisan’daki 1. Kirte Muharebesi, Türk direnişiyle başarısızlıkla sonuçlandı. 6 Mayıs’ta başlayan 2. Kirte Muharebesi’nde İtilaf Devletleri 25,000 askerle saldırıya geçti, ancak 10,000 Türk askeri karşısında ilerleyemedi. 14 Mayıs’taki Bomba Sırtı olayı, dünya savaş tarihinde eşsiz bir örnek olarak tarihe geçti. Siperler arasında sadece 8 metre mesafe vardı; Türk askerleri, “Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, ama en ufak bir çekinme göstermiyor” diyerek büyük bir tevekkülle savaştı. Bu yüksek ruh, Çanakkale’yi kazandıran en büyük etkendi.


Siper Savaşları ve Zorlu Koşullar: Hastalık ve Ölüm

Savaş, siper savaşlarına dönüştü. Yaz sıcaklarıyla birlikte koşullar kötüleşti; milyonlarca sinek, ölüm kokusuna üşüşerek dizanteri ve diğer hastalıkları getirdi. Siperler arasında açılan tünellerle patlayıcılar yerleştirildi ve karşı tarafın mevzileri havaya uçuruldu. Türk askerleri, aynalı tüfeklerle düşmanı gözetleyerek avantaj sağladı. Ancak hastalıklar, her iki taraf için de büyük bir katil oldu. Binlerce asker tahliye edildi, moraller çöktü ve “Acaba buradan kurtulabilecek miyiz?” sorusu zihinleri meşgul etti.


Anafartalar Zaferi ve Mustafa Kemal’in Liderliği

Ağustos 1915’te İtilaf Devletleri, Arıburnu ve Sula Koyu’nda yeni bir çıkarma yaparak cepheyi genişletmeyi planladı. Hedef, Conkbayırı ve Koca Çimentepe’yi ele geçirmekti. Ancak Mustafa Kemal’in Anafartalar Grup Komutanı olarak duruma el koyması, bu planı bozdu. 8 Ağustos’ta “Askerler, karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize şüphe yoktur. Evvela ben ileri gideyim, siz kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız” emriyle Türk askerleri büyük bir taarruz başlattı. Conkbayırı’da şarapnel parçasıyla ölümden dönen Mustafa Kemal, soğukkanlılığını koruyarak zaferi garantiledi.


İtilaf Devletleri’nin Yenilgisi ve Çanakkale’nin Geçilmezliği

İtilaf Devletleri’nin umutları, Anafartalar yenilgisiyle tükendi. 17 Ekim 1915’te General Hamilton görevden alındı ve yerine atanan General Charles Monro, birliklerin tahliyesini önerdi. Kasım ayındaki fırtına ve tipi, koşulları daha da zorlaştırdı. 259 gün süren savaşın ardından, 1915 sonunda İtilaf Devletleri Çanakkale’den çekildi. Yaklaşık 1 milyon insanın savaştığı bu küçük bölgede, her iki taraftan 500 bine yakın asker hayatını kaybetti. Türk askerinin ateşi kesmesi, çekilme sırasında tek bir kayıp yaşanmamasını sağladı. Çanakkale, “geçilmez” olduğunu tüm dünyaya kanıtladı.


Çanakkale’nin Centilmenlik Ruhu ve Mustafa Kemal’in Anlamlı Sözleri

Çanakkale Savaşı, “centilmenler savaşı” olarak tarihe geçti. 24 Mayıs’ta ateşkes sırasında Türk ve İtilaf askerleri arasında dostluklar kuruldu. Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar, burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur içinde uyuyunuz” sözleri, savaşın ruhunu yansıtan en anlamlı ifadelerden biri oldu. Bu savaş, sadece bir zafer değil, aynı zamanda insanlık dersiydi.


Anahtar Kelimeler: ÇanakkaleSavaşı, BirinciDünyaSavaşı, MustafaKemalAtatürk, TürkAskeri, İtilafDevletleri, ÇanakkaleBoğazı, 18MartZaferi, AnzakÇıkarması, SeddülbahirÇarpışmaları, KirteMuharebesi, BombaSırtı, SiperSavaşları, AnafartalarZaferi, CentilmenlerSavaşı

Çanakkale Savaşı: Tarihin En Dehşetli Çarpışmalarına Tanıklık Eden Destansı Bir Mücadele
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Bizi Takip Edin