Selçuk Bayraktar: “Semalarımızda Hür ve Bağımsız Olmadan Tam Bağımsızlık Mümkün Değil”
Türkiye’nin savunma sanayiinde son 20 yılda yaşadığı köklü dönüşümün simge isimlerinden biri olan Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, insansız hava araçları (İHA), silahlı insansız hava araçları (SİHA) ve taarruzi insansız hava araçları (TİHA) alanında ortaya koyduğu vizyonla yalnızca Türkiye’de değil, dünya savunma literatüründe de dikkatle takip edilen bir isim haline geldi.
Bugün Suriye’den Karabağ’a, terörle mücadele operasyonlarından ihracat başarılarına kadar geniş bir yelpazede etkinliği kanıtlanan Bayraktar sistemlerinin arkasında, 2000’li yılların başında atılan kritik bir zihniyet değişimi yatıyor.
“Maket Uçak”tan Dünyanın Sayılı Sistemlerine
Selçuk Bayraktar’ın 2005 yılında yaptığı ve yıllar sonra adeta bir öngörü belgesi olarak anılan konuşmasında, “Bu proje desteklenirse Türkiye beş yıl içinde dünyada bir numara olabilir” sözleri, o dönem için fazlasıyla iddialı bulunmuştu. Henüz dronların dahi sivil hayatta yaygın olmadığı, insansız hava araçlarının araştırma safhasında olduğu bir dönemde dile getirilen bu sözler, bugün gelinen noktada büyük ölçüde karşılığını bulmuş durumda.
Bayraktar’ın ifadesiyle o yıllarda geliştirilen ilk sistemler, dışarıdan bakıldığında “maket uçak” gibi görünse de, asıl kritik olan unsur gövdeden ziyade uçağın beyniydi. Otomatik kalkış, iniş, rota takibi ve görev icrası sağlayan uçuş kontrol yazılımları, Türkiye’de ilk kez milli ve özgün olarak geliştiriliyordu.
Bugün 5–6 kilogramlık ilk prototiplerden, yaklaşık 6 ton ağırlığındaki AKINCI TİHA’ya uzanan süreçte değişmeyen temel unsur da bu oldu: Yazılım, algoritma ve sistem mimarisi.
Montaj Sanayisinden Bilgi Üreten Ülkeye
2000’li yılların başında Türkiye’nin savunma sanayiinde dışa bağımlılık oranı yüzde 80–85 seviyelerindeydi. Platformların gövdeleri kısmen Türkiye’de üretilse bile tasarım, yazılım ve kritik teknolojiler yurt dışına aitti. Bu durum, ambargo ve kısıtlamalar karşısında Türkiye’yi kırılgan hale getiriyordu.
Savunma Sanayii Başkanlığı’nın “en ufaktan başlayarak milli geliştirme” modeliyle başlattığı yeni yaklaşım, Baykar gibi girişimlerle örtüşünce sonuç kısa sürede alındı. Bugün gelinen noktada Türkiye’nin savunma sanayiinde yerlilik oranı yüzde 70’lerin üzerine çıkmış durumda.
Selçuk Bayraktar, bu dönüşümü yalnızca teknik bir mesele olarak değil, bir zihniyet devrimi olarak tanımlıyor. Ona göre asıl farkı yaratan, “Biz yapamayız” anlayışının terk edilmesi ve bilgi üreten, fikri mülkiyeti elinde tutan bir modele geçilmesi oldu.
AKINCI: Sadece Bir Uçak Değil, Bir Sistem
AKINCI TİHA, Baykar’ın geldiği noktayı sembolize eden en önemli platformlardan biri olarak öne çıkıyor. Yaklaşık 6 ton ağırlığındaki bu hava aracı, yüzlerce sensör, onlarca alt sistem ve yüzden fazla bilgisayarın birlikte çalıştığı entegre bir yapı sunuyor.
Bayraktar’a göre, küçük bir İHA ile AKINCI arasındaki fark temelde ölçek farkı. Mantık, algoritma ve uçuş felsefesi aynı; yalnızca karmaşıklık ve görev kapsamı büyüyor. Bu da Türkiye’nin yalnızca bir platform değil, bir ekosistem kurduğunu gösteriyor.
Etik, Ahlak ve Uzun Vadeli Başarı
Selçuk Bayraktar’ın üzerinde özellikle durduğu başlıklardan biri de etik ve ahlak meselesi. Ona göre yüksek teknoloji üretimi, yalnızca mühendislik kabiliyetiyle değil, adaletli ve etik bir zeminle sürdürülebilir hale geliyor.
“Fizik kanunlarına yalan söyleyemezsiniz” diyen Bayraktar, ahlaki zaafların orta ve uzun vadede teknoloji üretimini de çökerttiğini vurguluyor. Bu yaklaşımın, Baykar’ın uzun soluklu başarısında belirleyici bir unsur olduğu ifade ediliyor.
Geleceğin Dalgası: Uçan Arabalar ve Otonomi
Bayraktar’a göre teknoloji, belirli dönemlerde büyük kırılım noktaları yaratıyor. İnsansız hava araçları bu dalgalardan biri oldu. Şimdi ise yeni dalga; uçan arabalar, ileri otonomi, yapay zekâ ve akıllı mobilite alanlarında yükseliyor.
Türkiye’nin bu alanlarda da “taşeron” değil, “oyun kurucu” olabilmesi için bugünden çalışması gerektiğini savunan Bayraktar, kamuoyundaki alaycı ve küçümseyici yaklaşımların en büyük engellerden biri olduğuna dikkat çekiyor. Dünyanın başka ülkelerinde henüz prototip aşamasındaki projelere milyar dolarlık yatırımlar yapılırken, vizyonun erken aşamada desteklenmesinin kritik olduğunu vurguluyor.
“İnanan İnsanlar Yetki ve Sorumluluğu Almalı”
Tarihten Devrim otomobili ve Nuri Demirağ örneklerini hatırlatan Bayraktar ve program konukları, Türkiye’de birçok teknolojik atılımın inanç eksikliği nedeniyle yarım kaldığını ifade ediyor.
Bayraktar’a göre Baykar’ın hikâyesi, sadece bir şirketin başarısı değil; halk desteği, siyasi ve bürokratik irade, genç mühendisler ve uzun vadeli vizyonun bir araya gelmesiyle mümkün oldu.
Bugün Bayraktar TB2’den AKINCI’ya uzanan yolculuk, Türkiye’nin “yapamaz” denilen alanlarda neler başarabileceğini gösteren somut bir örnek olarak kayda geçiyor.
Etiketler: Selçuk Bayraktar, Baykar, İHA, SİHA, TİHA, AKINCI, Türk Savunma Sanayii, Yerli ve Milli Teknoloji, Savunma Sanayi, Uçan Araba, Yapay Zeka, Otonom Sistemler, Teknoloji Vizyonu, Milli Teknoloji Hamlesi




