Seyit Onbaşı: Çanakkale’nin Kahraman Efsanesi
Seyit Onbaşı, Türk tarihine adını altın harflerle yazdıran bir kahraman olarak, Çanakkale Savaşı’nın kaderini değiştiren unutulmaz bir figürdür. Namıdiğer “Koca Seyit” olarak bilinen bu Anadolu delikanlısı, vatan sevgisi ve fedakârlığıyla destanlaşmış bir hikâyenin başrolündedir. Balıkesir’in Havran ilçesinde doğup büyüyen Seyit Onbaşı, ormancılıkla geçimini sağlayan sıradan bir köylü iken, 215 kiloluk mermiyi sırtlayarak düşman donanmasını Çanakkale Boğazı’nın sularına gömen bir efsaneye dönüşmüştür. Bu makalede, Seyit Onbaşı’nın hayatını, Çanakkale Savaşı’ndaki kahramanlığını, vatanına olan bağlılığını ve mirasını detaylı bir şekilde ele alacağız.
Seyit Onbaşı Kimdir?
Seyit Onbaşı, Balıkesir’in Havran ilçesine bağlı Çamlık köyünde dünyaya gelen uzun boylu, güçlü bir Anadolu delikanlısıydı. Geçimini ormancılıkla sağlayan Seyit, mütevazı bir yaşam sürüyordu. Ancak 1910’lu yıllarda Osmanlı Devleti’nin karşı karşıya olduğu büyük savaş, onun sıradan hayatını bir destana dönüştürecekti. Seyit, Çanakkale Savaşı’nda gösterdiği olağanüstü cesaretle, sadece kendi köyünde değil, tüm Türkiye’de bir kahraman olarak anılmaya başlandı. Bugün, memleketi Havran’da ebedi istirahatgâhında huzur içinde uyuyan Seyit Onbaşı, vatan toprağını düşmana çiğnetmeyen binlerce kahramandan biri olarak tarih sahnesindeki yerini almıştır.
Çanakkale Savaşı’nda Unutulmaz Kahramanlık
18 Mart 1910: Çanakkale Boğazı’nda Kritik Anlar
Takvimler 18 Mart 1910’u gösterdiğinde, Çanakkale Boğazı düşman donanmasının yoğun topçu ateşi altındaydı. Düşman gemileri, Türk mevzilerini durmaksızın bombalıyordu. Ağırlığı bir tona ulaşan dev bombalardan biri, Seyit Onbaşı’nın bulunduğu tabyaya isabet etti. Bu patlama, 10 askerin şehit olmasına, 18 askerin yaralanmasına neden oldu. Seyit Onbaşı, bu korkunç patlamada toprak altında kaldı. Ancak Niğdeli Ali adlı bir başka asker, Seyit’in toprak altından çıkmasına yardım etti. Patlamanın ardından, tabyadaki top kullanılamaz hale gelmiş, etrafta topu çalıştırabilecek başka kimse kalmamıştı.
215 Kiloluk Mermiyi Sırtlayan Adam
Seyit Onbaşı, bu kritik anda tarih yazacak bir karar aldı. Top vinci çalışmaz halde olduğu için, 215 kiloluk dev mermiyi elle taşımaktan başka çare yoktu. İlk denemesinde merminin yağlı yüzeyi elinden kaydı. Ancak pes etmeyen Seyit, dua ederek ellerine toprak sürdü ve gözlerini kapatarak mermiyi sırtlamayı başardı. Yüzbaşı Mehmet Hilmi Bey, bu inanılmaz manzarayı görünce hemen yardıma koştu. Seyit’in sırtladığı mermi, düşman donanmasının gemilerinden birine isabet etti ve Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınların da etkisiyle büyük bir zafer kazanıldı. Bu kahramanlık, Çanakkale Boğazı’nın düşman işgalinden kurtulmasında dönüm noktası oldu.
Seyit Onbaşı’ya Verilen Onur: Onbaşılık Rütbesi
Seyit’in bu olağanüstü fedakârlığı, komutanları tarafından fark edildi. Zaferden yalnızca bir hafta sonra, Seyit’e onbaşılık rütbesi verildi. Törende, komutanları Seyit’ten 215 kiloluk mermiyi tekrar kaldırmasını istedi. Ancak Seyit, bu denemede mermiyi kaldıramadı. Komutanına dönerek, “Düşman aynı koşullarda tekrar gelsin, yine kaldırırım” dedi. Bu sözler, onun vatan sevgisinin ve kararlılığının en güçlü göstergesi oldu.
Savaş Sonrası Hayat: Köyüne Dönüş
Seyit Onbaşı, tam 9 yıl süren askerlik hizmetinin ardından sağ salim köyüne döndü. Çanakkale’den Balıkesir’in Havran ilçesine 13 gün boyunca yayan yürüyerek gelen Seyit, evine vardığında hanımının ismini seslenerek yaklaştı. O sırada 8 yaşında olan bir yakını, kapıya çıktığında Seyit’i tanıyamadı ve “yabancı biri” sandı. Seyit, köyüne döndüğünde kahramanlığını büyük bir tevazuyla sakladı. Ne top kaldırdığını ne de gemi batırdığını kimseye övünerek anlatmadı. Bugün, onun adını taşıyan köyü, torunları ve akrabalarıyla yaşamaya devam ediyor.
Atatürk’ün Seyit Onbaşı’ya Ziyareti
1930’larda, Mustafa Kemal Atatürk, Havran’a bir yol açılışı için geldiğinde, nahiye müdürüne, “Bu semtte bir Seyit Onbaşı olacaktı, ben onu görmem lazım” dedi. Araştırmalar sonucunda Seyit’in evi bulundu ve Atatürk, bu büyük kahramanla buluştu. Sohbet sırasında Atatürk, “Seyit, sen savaşın kaderini değiştirdin. Şimdi gelmişken sana maaş bağlayalım da gideyim” dedi. Ancak Seyit, bu teklifi nazikçe reddetti: “Hayır Paşam, biz o an görevimizi yaptık, maaş için değil.” Bu sözler, Seyit Onbaşı’nın vatanseverliğinin ve alçakgönüllülüğünün en güzel örneklerinden biridir.
Seyit Onbaşı’nın Vefatı ve Mirası
Seyit Onbaşı, 1939 yılında, 50 yaşındayken hayatını kaybetti. Memleketi Havran’daki köyünde, onun anısına bir kabir anıtı ve müze inşa edildi. Bugün, bu müze, Seyit Onbaşı’nın kahramanlığını ve Çanakkale Savaşı’nın önemini ziyaretçilere anlatıyor. Onun hikayesi, sadece köyünde değil, tüm Türkiye’de vatan sevgisinin ve fedakârlığın sembolü olarak yaşamaya devam ediyor.
Çanakkale Ruhu ve Seyit Onbaşı’nın Yeri
Çanakkale Savaşı, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde bir dönüm noktasıdır. Seyit Onbaşı gibi binlerce kahraman, vatan toprağını korumak için canlarını ortaya koydu. Kimi şehit oldu, kimi gazi; Seyit Onbaşı ise köyüne dönebilen şanslı isimlerden biriydi. Atatürk’ün, “Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir” sözleri, Seyit Onbaşı’nın cesaretini ve fedakârlığını özetliyor. Onun hikâyesi, Türk milletinin vatan sevgisini ve kararlılığını temsil eden eşsiz bir mirastır.
Sonuç: Bir Kahramanın Ebedi Hatırası
Seyit Onbaşı, Çanakkale Savaşı’nda gösterdiği olağanüstü cesaretle, sadece bir asker değil, bir ulusun kahramanı olmuştur. 215 kiloluk mermiyi sırtlayarak düşman donanmasını bozguna uğratan bu Anadolu delikanlısı, tevazu ve vatan sevgisiyle de gönüllerde taht kurmuştur. Bugün, Balıkesir Havran’daki kabrinde huzur içinde yatan Seyit Onbaşı, Türk gençlerine ilham vermeye devam ediyor. Onun hikâyesi, vatan için fedakârlığın ve cesaretin ne anlama geldiğini anlatan bir destan olarak sonsuza dek yaşayacaktır.
Anahtar Kelimeler
SeyitOnbaşı, ÇanakkaleSavaşı, KocaSeyit, VatanSavunması, 215KiloMermi, BalıkesirHavran, ÇanakkaleZaferi, TürkKahramanı, NusretMayınGemisi, AtatürkSözleri